cep telefon fiyatları,ndan islam bilgisi67

 cep telefon fiyatları


cep telefon fiyatları,ndan islam bilgisi67 bugün ben ve cep telefon fiyatları sizin icin elimizden gelen gayreti gösterdik ve arkadaslar sizin icin ben ve cep telefon fiyatları hic durmadan size islam bilgileri paylasmaya calısıyoruz sizin icin cep telefon fiyatları diyorki Münafıkın bu sözleri üzerine Hz. Ömer (r.a.)in aklı başmdon gitti, aşırdı, perişan oldu. Oğlunu çağırdı. Sordu, soruşturdu. Oğlu da İşin ili ve esasını olduğu gibi anlattı. Hz. Ömer (r.a.) o masum yavruya îeytülmaldan nafaka verdi. Oğluna da şer'i şerif hükmünce yüz değnek ırulmasına karar verdi. Ve kararın infazını emr etti. Kırk değnek vu-lunca seçkin sahabeler ayağa kalkarak «Ey holife! Bu çocuk hastadır.ölür İhsan eyle, günahını bağışla!..» dediler. Şaibeler Hz. Ömer (r.a.)in bu oğlunu çok severlerdi. Zira onun sesi Resûlü rem'in sesine çok benzediğinden onu Ravzal mutahharamn içerisine r. Kur'ân okutur, kendileri de dışarıda dinlerlerdi de Resûlü Ekrem'in sretini gidermeye çalışırlardı. Hz. Ömer (r.a.)e bunu hatırlattılar. Ve y halife! Resûlü Ekrem'in hürmetine suçunu bağışla!..» diye çok yaladılar. Hz. Ömer (r.o.) bu sözlere iltifat etmedi. Ve «Cezasını ahirette (mekten ise dünyoda çekmesi daha hayırlıdır.» buyurdu.Sâriye kimdir? Sâriye bin Zenim, Kinane kabilesinin Düüli kolunüan-dır. Hadiscilerden bazılarına göre Resûlü Ekrem'e yetişmiş ise de kendisine biat etmemiştir. Hz. Ebûbekir (r.a.) zamanında müslüman olmuştur. Diğer hodiscilere göre de sahabedir. İbnl Hacer El-İsabe adlı eserinde onu sahabelerden sayar.Hz. Ömer (r.a.)in halifeliği zamanında Medine de zelzele oldu. Ahali korkularından şuraya buraya kaçıştılar. Hz. Ömer (r.a ) kamçısı ile yere vurdu. Ve «Allah'ın izni ile sakin ol!» buyurdu. O günden sonra Medine’de bir daha deprem görülmedi.Hz. Ömer (r.a.)in zamanı saadetlerinde Medine de yangın çıktı. Ahaliyi telaş ve endişe sardı. Durumu Hz. Ömer (r.a.)e haber verdiler. Hz. Ömer (r.a.) bir saksı parçasını aldı. Üzerine «Ey ateşi Sakin ol» yazdı.Hükümdarlardan birisi Hz. Ömer (r.a.)in katına bir elçi gönderdi. Elçi Hz. Ömer (r.a.)in de diğer hükümdarlar gibi sarayı olduğunu sanıyordu. Sahabeler Hz. Ömer (r.a.)in sarayı olmadığını şimdi, kendisinin Medine dışında kerpiç kestiğini söylediler. Elçi Medine dışına çıktı. Hz. Ömer (r.a.)i kırbasını başının altına koymuş, toprak üzerine uzanmış uyumakta olduğunu gördü. Elçi, halifeyi şimdiye kadar görmediği ve hatta işitmediği böyle bir durumda görünce şaşırdı. Ve bütün dünyanın kendisinden korktuğu bu zatı, böylesine kimsesiz ve gafil bir halde yakaladığını bir fırsat telakki ederek, onu öldürüp bütün insanları korkularından kurtarmayı tasarladı. Kılıcını çekti. Allah (c.c.)ın lütuf ve keremiyle oracıkta bir aslan gözüktü. Tam hamle edeceği sırada aslan onu parçalamak üzere iken elçinin korkusundan elinden kılıcı düştü, Hz. Ömer (r.a.) çıkan gürültüden uyandı. Elçiye gürültünün sebebini sordu. Elçi de olup bitenleri anlattı. Elçi gördüğü bu fevkalade ahvalden kendine gelerek islâmın hak din olduğunu kavradı da müslüman oldu.Ey Ömer! Senden sonrakileri rahat koymuyorsun!.. Zira onlar setlin yolunda gidemezlerde sıkıntıya düşerler... buyurdu.
Hz. Ömer (r.a.)in idaresinde en hayret edilecek şey yüz binlere ula-şpn ordunun devlet merkezinden çok uzaklarda ve dağınık bulunduğu halde Medine'de oturan devlet başkanınm her birliğin başında imiş gibi iurumlarını bilmesidir. Gerçek şudur ki; Hz. Ömer (r.a.) her yerde bizzat kendisi vermiş gibi her işin düzeninde işlemesidir. Bu da onun kudret ve nüfuzunun eseri idi.Hz. Ömer (r.a.) her orduya doğrudan doğruya kendisine bağlı memurlar tayin eder ve onların vasıtasıyla bütün ayrıntılardan haberi olurdu. Toberi der ki: «Her orduda Ömer'in gizli memurları bulunurdu. Bundan dolayı her şeyden vaktinde haberi olurdu.» Hz. Ömer (r.a.) haber alma vasıtalarının mükemmelliğinden ötürü her şeyden vaktinde haber alır ve bir kötülüğün baş göstermesine meydan bırakmazdı. Bir defa İran savaşları sırasında Amr bin Ma'dikerb emrindekilerden birine karşı hakarette bulunmuş. Bu olay derhal Hz. Ömer (r.a.)a bildirilmişti.
Medine'ye Bizans imparatorunun elçisi geldi. Hz. Öıner (r.a.)in hanımları bir dinar borç aldılar. Bu bir dinar ile güzel kokulu şeyler alarak bir şişenin içerisine koydular. Bizans imparatorunun elçisi memleketine dönerken bu şişeyi imparatorun karısına hediye olarak gönderdiler. Imparatoriçe bu hediyeyi alınca son derece memnun oldu. Bu şişenin içerisini mücevherlerle doldurdu. Hz. Ömer (r.a.)in hanımlarının gönderdiği hediye olarak Medine'ye gönderdi.
Hz. Ömer (r.a.)in hanımları imparatoriçenin hediyesini aldılar. Bir tabağın İçerisine koyup hayran hayran seyr ederlerken ansızın Hz. Ömer (r.a) içeri girdi. Ve önlerinde duran mücevherleri gördü. Bunlar nereden diye sordu. Hanımları da işin aslını anlattılar. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) «Eğer, siz halife hanımı olmasanız, size bu mücevherlerin birisini göndermezlerdi. Size gelen halifeye gelmiştir. Halifeye gelen de Beytülmala gelmiştir. Sizin hakkınız ancak borç aldığınız bir dinardır.» Dedi. Mücevherleri sattırdı. Bir dinarı hanımlarına verdi. Kalanını da Bey-îülmala teslim etti. Hanımları da emrine severek uydular. (Allah hepsinden razı olsun.Hz. Ömer (r.a.)in Irak'ın fethine gönderdiği askerler kiliseleri câmi, Puthaneleri mescid ettikten başka birçok ganimetle Medine'ye salimen döndüler. Emirü'l-mü'minîn Hz. Ömer (r.a.)in huzuruna ipekli ve yeni elbiselerle çıktılar. Hz. Ömer (r.a) onlara yüz vermedi ve iltifatta da bulunmadı. Hz. Ömer (r.a.)in bu davranışı Resulullah (s.a.v.)in sahabeleri olan askerleri müteessir etti. Resulullah'ın mescidinde Hz. Ömer (r.a.)in oğlu Abdullah ile buluştular. Babasının kendilerine soğuk karşılamasından ötürü sızlandılar. Abdullah bin Ömer (r.a.) «Bu elbiselerle mi babamla görüştünüz? dedi. Sahabeler Hz. Ömer (r.a)in niçin kendilerini soğuk karşıladığını derhal anladılar. Bu süslü ve ipekli elbiseleri çıkararak tekrar eski elbiselerini giyerek Hz. Ömer (r.a.)in huzuruna vardılar.Hz. Ömer (r.a.) bu defa askerlere «Merhaba! Muhacirler topluluğu, merhaba! Ensar topluluğu» diyerek selâmladıktan sonra her birinin ayrı ayrı hatırını sordu. İltifatlarda bulundu. Ashabdan biri butun cesaretini toplayarak;Hz. Ömer (ra.) Resûlü Ekrem'den şu hadisi şerifi rivayet ettiler. «Elbette Yahudilerle hıristiyanları Arap yarım adasından çıkarırım. Müs-îümanlardan başka kimseyi de koymam.» Ve bir başka hadisi şerifte de «Eğer ömrüm olursa Yahudilerle Hıristiyanları Arap yarım adasından sürüp çıkarırım.» buyurdular. Ibni Ömer (r.a.) de şöyle rivayet ediyor: «Hz. Ömer (r.a.) hutbede ayağa kalktı. Resulullah (s.a.v.) Hayber Yahudileriy-ie sözleşme yaparak (Sizi Allah (c.c.)ın terk ettiği şey üzerine biz de terk ediyoruz?) buyurmuşlardı» dedi. Resûlü Ekrem Hayber Yahudilerini yerlerinden çıkarmadığı için Hz. Ömer (r.a.)de çıkarmak istemiyordu.Hz. Ali (k.v.) buyuruyor ki: Ben Hayber Yahudilerinin sürülüp çıkarılması düşüncesinde idim. Ömer de benim fikrimi benimsedi. Yahudiler bunu anlayınca Ebu El-Halk'in kabilesinden birisi çıkageldi. Hz. Ömer (r.a.)ın huzuruna vardı. Ve «Ey Emirü'l-mü'minîn! Sen bizi sürgün ediyor-muşsun! Halbuki Fahri âlem bizi sürmedi, çıkarmadı. Mallarımızla Hayber de bıraktı.» dedi. Hz. Ömer (r.a.)de; Sen bu işi benim unuttuğumu sanıyorsun? Resûlü Ekrem sizlere hitap ederek buyurdular ki: «Hayber-den çıkarılacağınız gün haliniz nice olacaktır? Deveniz sizinle bir konaktan bir konağa çabucak gidecektir.» buyurmadı mı? Yahudi de: «Peygamber o sözü şaka söyledi» deyince Hz. Ömer (r.a.) öfkelenerek «Ey Allah'ın düşmanı! İşte şimdi yalan söyledin» buyurdu. Hz. Ömer (r.a.) yahudileri Hayberden sürüp çıkardı. Ancak, taşınabilir mal ve develerini kendilerine bıraktı.Suriye’nin feth edilmesiyle ilgili en önemli meselelerden birisi Hz. Halld (r.a.)in Hz. Ömer (r.a.) tarafından azl edilmesidir. Hz. Halid (r.a.) devlet merkezine yaptığı işlerden ötürü ayrıntılı bilgi vermezdi. Hz. Ömer (r.a.) mesuliyet esasına aykırı olan bu davranışından ötürü Hz. Halld (r.a.)i birkaç defa uyardı. Fakat, Hz. Halid (r.a.) Hz. Ebûbekir (r.a.)in zamanında da böyle hareket ettiğini ileri sürerek tutum ve davranışını değiştirmedi. Hz. Ömer (r.a.) de O'nun bu hareketini hoş karşılamıyordu. Çünkü: Beytülmal’den çıkan paraların nerelere harcandığını bilmek istiyordu. Hz. Ömer (r.a.) Hz. Halid (r.a.)e giderlerin nerelere harcandığını bildirmesini veya istifa etmesini tavsiye etti. Hz. Halid (r.a.)de tutum ve davranışını değiştirmediğinden Hz. Ömer (r.a.) Hz. Halid (r.a.)i azl etti.Fakat, onu ordudan da atmadı. Baş komutan Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a.)in komutasında vazife almasını emr etti. Hicretin 17 inci yılında Hz. Halid (r.a.) bir şaire on bin dirhem ihsanda bulundu. Hz. Ömer (r.a.) bunu duyunca baş komutan Ebu Ubeyde (r.a.)e yazdığı mektupta.
Hz. Halid (r.a.)in azl edildiğini bildiren emri getiren subay toplantıda Hz. Halid (r.a.)e şaire verdiği parayı nereden bulduğunu sordu. Hz. Ömer {r a.) Hz. Halid (r.a.)in hatasını itiraf ettiği takdirde af edileceğini bildirdi. Fakat, Hz. Halid (r.a.) hatasını itiraf etmedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.)in subayı azl edilme alameti olarak başlığını başından çıkardı; kemerini de boynuna bağlodı.Bu hadise bir taraftan Hz. Halid (r.a.)in doğruluk ve dürüstlüğünü gösterdiği gibi Hz. Ömer (r.a.)in de otoritesini belirtmektedir. Hz. Halid (r.a.) Humus’da verdiği bir nutukta «Müminlerin emiri, beni Suriye'deki orduların komutanlığına tayin etmişti. Suriye feth edildikten sonra azl etti.» dedi. Bu sözleri dinleyen subaylardan biri Hz. Halid (r.a.)e «Komutan! Dilinizi tutunuz... Çünkü, bu gibi sözler, isyan veya ihtilâl çıkarabilir!..» dedi. Buna karşılık Hz. Halid (r.a.) «Evet! Bu gibi sözler belki bir şeyler çıkarabilir. Fakat, Ömer yaşadıkça hiç kimse böyle bir şeye çesaret edemez.» dedi.Bir gün Hz. Ömer (r.a.) ile Ubeyy bin Kâ'b (r.a.) arasında bir anlaşmazlık oldu. Ubeyy bin Kâ'b (r.a.) davasını Medine kadısı Zeyd bin Sabit (r.a.)e götürdü. Hz. Ömer (r.a.) davalı sıfatıyla mahkemeye geldi. Kadı Hz. Ömer (r.a.)e karşı hürmetkâr bir durum takındı. Hz. Ömer (r.a.) kadının bu davranışından üzülerek şöyle söyledi:Hz. Ömer (r.a.) Übeyy bin Kâ'b (r.a.) ile yanyana oturdu. Übeyy bir Kö'b'in davasını isbat edecek hiçbir delili yoktu. Hz. Ömer (r.a.) da aley hindeki davayı kabul etmiyordu. Übeyy bin Kâ'b (r.a) Hz. Ömer (r.a)e ye min teklif etti. Hz. Ömer (r.a)in içtimai durumunu gözönüne alan kad Zeyd bin Sabit (r.a.) Übeyy bin Kâ'b (r.a.) den bu teklifini geri almasın rica etti Hz. Ömer (r.a.) kadının bu taraf tutmasından öfkelenerek; «Se nin huzurunda halktan herhagl biri İle Ömer eşit olmazsa, hiçbir vaki hakimliğe layık olmazsın!..buyurdu.Hz. Ömer (r.a.) kadından bu sözü işitince mescide döndü. Sabah namazını, gözlerinden yaşlar dökerek güçlükle kıldırdı. Namazdan sonra ağlaya ağlaya «yazıklar olsun Ömer'e, yazıklar olsun Ömer'e» diyerek makamına gitti. «Her müslümanın ister oğlu, ister kızı, doğdukça halifeye bildirsin ki, Beytülmaidan ona nafaka bağlanacaktır» diye dellallarla her îarafa ilân etti. Bunu işitenlerin hepsi Hz. Ömer (r.a.)in adaletini çok beğendiler.Hz. Ömer (r.a.) cuma namazına giderken Hz. Abbas (r.a.)in evinin önünden geçiyordu. Hz. Abbas (r.a.)in kestiği güvercinin kanlı suları oluktan akarak Hz. Ömer (r.a.)in üzerine döküldü. Elbiseleri kirlendi. Geri döndü. Elbisesini temizletti. Ve «Bu oluk müslümanlara zarar veriyor» diyerek emir verip oluğu yerinden söktürdü. Hz. Abbas (r.a.)den özür dilerken Hz. Abbas (r.a ) «Bu oluğu Resûlü Ekrem mübarek eliyle oraya koymuştu.» dedi. Hz. Ömer (r.a.)in yüzü derhal renkten renge girdi. Bunun üzerine «Ey Resulullah (s.a.v.)in amcası! Ömer'in üzerine adak olsun ki; çekinmeden sırtıma basarak o oluğu tekrar eski yerine koyacaksın» dedi. Ve derhal yerinden kalktı. Oluğu dediği gibi yaparak yerine koydurdu.cep telefon fiyatları sizin icin yazdı.



cep telefonu fiyatları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder