reklam panoları,ndan islam bigisi6

 reklam panoları


reklam panoları,ndan islam bigisi6 bugün ben ve reklam pnoları ile beraber sizler icin elimizden gelen gayreti gösteriyoruz ve arkadaslar sizin icin reklam panoları diyorki Ey Allahın Resûlü! Birazcık sabır buyurun. Önce ben mağaraya im. Zira yırtıcı hayvanlar, zararlı böcekler ve zararlı herhangi bir /orsa zararı Ebûbekir'e olsun... Dedi Resûlü Ekrem izin verdi. Yılan ve akrepler deliklerine girdiler. Hz. Ebûbekir (r.a.) arkasından cübbesini çıkardı. Yırttı. Parça parça etti. Her bir parçasını bir deliğe tıkadı. Parçalar tükendi. Ancak bir delik açık kalmıştı. O deliğe de ayağının tabanını dayadı. Ve Resûlüllah’a :
Resulu Ekrem Bismillah diyerek mağaraya girdi. Sabaha kadar mağarada kaldılar. Sabah olunca fahri kâinat efendimiz. Hz. Ebûbekir (r.a ) ın arkasında cübbesinin bulunmadığını fark edince sebebini sordular. Hz. Ebûbekir (r.a.)Ey Allahın Resûlü! Sizi yılan ve çıyan şerlerinden korumak için cübbemi yırttım Deliklerine tıkadım. Dedi9. MENKIBE ; Rivayet edilmektedir ki . Mağarada iken Resûlü Ekrem Hz. Ebûbekir (t a.) ın yüzünde bir değişme ve sararma görünce sebebini sordular. Hz. Ebûbekir (r.a.) de cübbesini parçalayıp delikleri birer birer tıkadığını, bir deliğin açık kaldığını, bu deliği de ayağının tabanı ile tıkadığını, bir yılanın delikten çıkmak için tabanını sokduğunu. bunun için ıstırap duymakta alduğunu söyledi. Bunun üzerine Resûlüliah (s.a.s.) . «Onunla beni başbaşa bırak» buyurdular. Hz. Ebûbekir (r.a.) delikten ayağını çekinçe, zehirli bir yılan delikten başını c'kardı Resûlü Ekrem pek çok üzüldüler Ve «Ey yılan! Hiç utanmıyor musun ki, benim mağara arkadaşımı ve sır ortağımı sokup ona eziyet veriyorsun. Allah’tan korkmadan ve benden utanmadan zehirin ile onu nasıl eziyellendiriyorsun.» diye azarlayınca; yılan «Ey Allahın sevgilisi ve cin ile insanların nebisi! Sana yalnız insanlar aşık değildir, belk* butun hayvanlur. böcekler, kuşlar, yılanlar cemâlini görmeye oşıktırlor. Hatta ben köleniz çok zaman görmüş, yaşlı, gözü nemli hem e nsimiz «draksız yılanların büyüklerinden güzel ahlâkınızı işitip nurlu yüzünüzü görmeye aşık, hayran, boynu bükük inleyip duruyordum. Divane bir aştkın olmuştum Bu mihnetti mağaraya gönül açıc olorak teşrif edeceğinizi biliyordum. Nice zamandan beri bu mihnedi mağarayı kendime sığınak edinmiştim. Ne zaman yüzünün tiryoki (zehıre karşı ilaç) ni o/n!ık zehmne ve kalbimin acılarına derman edeyim diye voüar. ıî gözetiyordum, nrjbarek bir vakıtta bu karanlık mağarada sabah güneşi c’b' jolirince devlet'min güneşi doğdu. Amma ne *avdo, sıddıkın burte engel o'du. Bunıuı »cin ben kölenizden korku ve haya gitti. Bu küsta.ı.ığo mecbur oldum.» diye özür diledi. Resûlü Ekrem yılomn özrünü ka'ou! edip l ;z. Ebûbekir (r.o.)in ya-rosma tükürüğünden merhem etti. Ve o saotte Hz. 'fbûhekir (r a )in acıları dindi; şifasını buldu
Hz. Ebûbekir (r.a.) Şam seferinden dondu. Aradan on İki sene geçti. 0SÛIÜ Ekrem'e vahiy geldi. Resûlü Ekrem (s.a.s.) bir gece Ebu Kubeys jğına çıktı. Gece yarısı «Allah'ın da'vetcisine icabet edin, Lâ ilahe illâl-h» deyin,, diye bir ses duydu. Bu sırada Hz. Ebûbekir (r.a) Şerir (hasır-3n bh çeşit yatak) üstünde yatıyordu. Bu sesi işitti. Ve «E«îhedü en lâ lıhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder Resulüllah» dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû-ekır (r.a.) parmağını kaldırıp «Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne tuhcmmeden Abdühû ve Resûlühû» dedi.10. MENKIBE : O mağarada bif zaman kaldılar. Bir gün Hz. Ebûbekir (r.a.) çok susadı. Resûlü Ekrem’e durumu arz etti. Resûlü Ekrem de «Ey Ebûbekiı! dışarı çık, mağaranın önünde akan nehirden istediğin kadar su iç!..» buyurdular. Hz. Ebûbekir (r.a.) dışarı çıktı. Kardan soğuk, beyaz, baldan tatlı, misk kokulu bir ırmağın akmakta olduğunu gördü. Doyasıya su içti. İçeri geldiğinde :
Ey Allah'ın Resûlü! Dağın başında ve şimdiye kadar kimsenin görmediği «Âbu hayat» (hayat suyu demektirki, edebi deyim olarak kullanırlar.) tadında bir ırmaktır. Dediler. Resûlü Ekrem de;
Ey Ebûbekir! Allah (o.o.) cennet nehirlerine bakmakla vazifeli meleklere Firdevs cennetinden bir nehri bu mağaranın önünden. Ebûbekir kulum istediği kadar su içinceye dek akıt, diye emir verdi. Hz. Ebûbekir (r.a.) bu sözü işitince sevincinden ağlodı. Ve dedi ki: «Babam, anam sana feda olsun. Ebûbekir'in Allahü Teâla katında bu kadar sevılmekte-mıdır ki; Mekke dağında cennetten ırmak akılsın...» dedi. Resulü Ekrem de «Evet! Ey Ebûbekir! Allahu Teâla katında yüce değerin vardır. 11. MENKIBE : Resûlüllan (s.a.v.) buyuruyorlar ki: O mağaraya girdik Üç gun uç gece kaldık Ebûbekir mağaranın tavanında bir kuş gördü Kuş yerinden kımıldamadan oturmakta, bir şey yememekte, içmemektedir Ebûbekir ağlayarak : «Ey Allah'ın Resûlu biz bu mağaraya geldiğimizden beri bu kuş yerinden kımıldamamakta ve bir şey yememektedir. Bu kuşa şaştım. Halbuki Allah (c.c.) Kur'ân-ı Kerim'in (Hud sûresinin 6 inci âyetinde şöyle buyurmuştur: Yerde yürüyen ne kadar canlı varsa hepsinin rızkı ancak Allaha aittir.) Bu sırada Cebrail (a s.) gelip havada durdu. Ve Ey Muhammed! Hak Teâla sana selâm eder. Ve buyu rur ki; Ebûbekir ın hatırına geleni bıhrım. O kuşa Ebûbekir ile söyleşmesini emrettim. Ebûbekır'e söyle kuş ılo konuşsun., deui. Resûlü Ekrem Ebûbekir e Cebrail (o.s.)ın sözünü bildirdiğinde sevinip kuşa doğru ilerledi Ve «Ey mübarek kuş! Allahü Teala'nın İzni ile bana söyleki, yiyeceğin ve içecegm nerededir? Kuş ağladı. Bir zaman kendinden geçip yere duştu. Ayılıp kalktı. Ve gülerek dedi ki :
Ey Ebûbekir! bunu benden sorma. Bu bir sırdır. Allah (c.c.) ile benim aramda olan sırrın duyulmasını istemem. Hz. Ebûbekir (r.a.) de :Ey mübârek kuş! Bana söylemeye memur edildin söyle!.. Kuş da :Ey Cebrail! Acele yetiş, sevgili peygam-n yüzüğüne Ebûbekir'in de adını yaz. Çünkü; O benim yüce adım-»vgilimin adının ayrı olmasına razı olmadı. Ben de habibimin adın-"luıı adının ayrı olmasını reva görmedim.» emrini verdi. Cebrail (a.s.)Ebûbekir (r.a.) yüzüğü Resulü Ekrem’e teslim etli. Resûlüllah ) yüzüğün kaşında Lö ilâhe illâllâh, Muhammedür Resûlüllah, Ebû-os-Sıddik, yazılmış olduğunu gördü. Fahri Kâinat efendimiz bir za* Juşünceye daldı. Kendi kendine sebebini araştırdı. Bir zaman sonemi kaldırıp Hz. Ebûbekir (r.a.)e;
Ey Sıddik! Bu yüzüğün kaşına Lâ ilahe illâllöh kazdır demiştim, leden fazla yazdırdın?Ebûbekir (r.a.) utancından baştan ayağa terledi. Cevap vermeden İli (a.s ) geldi. Ve «Ey Allah'ın sevgili peygamberi! Allah (c.c.) selâm ire buyurur ki; Ebûbekir yüzüğün kaşında kendi adının yazıldığından sîzdir. Ben kazdırdım. Lâ ilâhe illâllâh kazdır demiştin. Ebûbekir I mübârek adımdan sevdiğimin adının ayrı olmasını uygun bulma-indiliğinden kuyumcuya senin adını da kazdırdı. Bu durumda Ebû-In adının bulunmaması uygun olurmu? Onun için Cebrail’e emr edip irdim. O da senin adının yonma Ebûbekir'in adını yazdı. Ey insan, akıllı isen Ebûbekir'in Allahın dergâhi izzetinde nasıl bir derecesi ol-ftu bundan unlarsın.MENKIBE : Resûlü Ekrem buyurmuşlardır ki: Hak Teâla'nın em-Arasat meydanına cennetten eni ve uzunluğu yirmi mil sarı yakut-»ir taht getirilir. O tahtın sağına eni ve uzunluğu bunun kadar altun-bir taht koyulur... Sol tarafına som gümüşten aynı en ve uzunlukta aht daha konur... San yakuttan tahtın üzerine Ebûbekir oturur... tarafında olan tahtın üzerine* bir güzel melek oturur... Ve sol ta-olan gümüş tahtın üzerine bir melek daha oturur... Sonra sağdaki k oyakta durup yüksek sesle — Ey müslümanlar! bilmiş olunuz ki; ot hazinedarı benim. Allahü Teâla bana emr ettiki; cennet kapıla-anahtarlarını al, sevgili peygamberim Muhammed Mustafa'ya gö-Selamımı ilet! Habibim her kimden razı ise hesapsız, kitapsız alıp ete götürsün. Zira ben ümmetimin günahkârlarına şefaatla meşgulüm. Bu hizmeti Ebûbekir görsün» dedi. Cennetin anahtarlarını Ebûbekir'e tesjim ettim. Emrine uydum. Ve Ebûbekir her kimden razı ise onu alıp cennete götüreceğim. Kimden razı değilse onu da cennete koymayacağım.reklam panoları sizin icin sundu.




reklam panoları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder